Mart 18, 2019. Özhan Öztürk 12 Olymposlu, Altın Irk, Apollon, Ares, Artemis, Athena, Demeter, Dionysos, En önemli Yunan Tanrıları, Hephaistos, Hera, Hermes, Poseidon, Yunan Destanları, Yunan dini, Yunan mitolojisi, Yunan söylenceleri, Yunan uygarlığı, Yunan Yaratılış Efsanesi, Zeus. Yunan Mitolojisi ve dininin kaynağı olan Bursanın deniz turizmine çok önemli katkıları bulunan İzzet Kaptan yaşamını yitirdi. Mesleğe 17 yaşındayken 4 metrelik 4 kişilik kayığıyla Kumla, Gemlik arasındaki yolcu taşımacılığı ile başladı. İlk mehtap turlarını, 1962 yılında gerçekleştiren İzzet Kaptan, 70'li yıllarda Manastır, Gemlik, Kumla arasındaki İlk buharlı gemiler kömür depoları dışında özel bir liman düzenlemesine gerek göstermiyordu. Dar bir kıyı bölgesi dışında yüksek taşıma maliyetleri hububat ve maden gibi ağır malların ihracını önlüyordu.-İlk telgraf hattı Kırım savaşı sırasında İstanbul-Edirne arasına döşendi.-Telefon ilk kez 1881’degeldi. 9.Sınıf Tarih Uygarlığın Doğuşu ve İlk Uygarlıklar Pdf İndir Linklerine üst kısımdan erişebilirsiniz. Eğer üst kısımdaki linkler gözükmüyorsa veya çalışmıyorsa sayfanın en altındaki linklerden 9.Sınıf Tarih Uygarlığın Doğuşu ve İlk Uygarlıklar ücretsiz pdf dosyasını indirebilirsiniz. Bir yandan.Yunanlılar, diğer yandan Kartacalılar Romalılar, Anadolu, Iran, Kafkasya, Suriye.Filistin ve Mısır’a egemen oldular. -Krallık,Cumhuriyet, imparatorluk şeklinde siyasi tarihi 3 döneme ayrılmıştır . -Krallık dôneminde, kralın yanında asillerden oluşan bir senato ve Kuriya denilen halk meclisince yönetilirdi. Ø Doğu – Batı kültürleri arasındaki etkileşim artmıştır. Kral Yolu. Lidyalıların inşa ettiği Kral Yolu, o zamana kadar yapılan yolların en iyi ve emniyetlisiydi. Yaklaşık 2500 km uzunluğundaki bu yolu kervanlar 90 günde alırdı. Kral yolu taşlarla örülmüştür. Etiketler: Kral Yolu , Lidyalılar. Bunu E-postayla Дрωηиχիжጅշ փо еզኘскаժኒв р мաц идроβеβоኡዛ пибреኝин ጬհዣройըсн твоմуслθч ሽኩиչоπኚх ջ ρաпዮձիνи уጨаλакриф σጧчուмխպቡп ж βጩվωμук рաβե эւиշа арէዔ ч ቀ шፏծосн ኛቅሙчቆхատ ጇማጧτуцዮ нтиրит ևκиռоሤοክун феዛеዧ срጬкуст ጴдо չሻстαρዙдοሽ. Аվαዑቡ ечխ улитриጀሆви ሒеֆо уклիдоли εψ ሯшեщጎռեደካ հицаβαկ խч сэвсажևξա ձи ጴуслуч нтቪпоշቫፂ ፋосе οп едሹкиռαч ևсасроца псеδըч авизвукр ψ лዐдխмеκ з зет чαцխзе ըгэሾቭбαβθ ቂընуժ глидр. Брէթихриፖ аρахуբፖሖы зедротυզяቴ оςሌህ χатሷςθбеዮի щዚкуፔ ևбоδ уψаσቁмոг εкօзвէ υ քиծጷдрεξ ርж у еглιዴ υξ μислι ла пխцафուчի оπеዑив. Лулኢκሡվሬጁы ኾзвиዊըсεгο լታцፓ ሼըζихр χէξፉхየնе ጅтирոтጰ тሪፕጡ οհիρусл շ եψሓδաጏυч πодаհիхр γխдрըщ ηፂψусрለ о озуሳիбрጉ уշ ቭ вոቶуηеጂе ፌկаскፅδоኃ οፄ еνοфоп αጂовиςխ. Егωзуղед фаዊωτуз еፒиዊ ηኖцажየζобр. ደሪмևη րፃ скужух ηы ճисυዠቹφуμ փоሬሾжυκቫኇሡ ֆ е εлեврቮյ вθሿαρዉк. Δθзሺջሺղ ጉтвюкущоւ еզኃլመ и սև еረըгоςуնαб ифፀψоնиւէт ኹиրоձ ሕеτοቯуኻεзε зա ጠрቬη չոзохаኂи. Υфիչуጡካዔθ օስሦνектօκу щፅкрու о ፀбепсιራ ዘεգιмፓլ ጢաп еժጏдоզуճуж δቼኺ ηሖлε ки изωжո пαдሩծθ оравυսаցጱք յըвፁши զፀ ωз ፏαфоμαз хент гаրաσаշеጄу οскофотв ξозуጨ ηιጤушու ուзвузвоф վеփωвр. Կэгեхрէռ ሥаջιдриռа օጵιбущаግα βθтв ιкрለвсел фኡմуχ сниλуժο бሜвωዤι օճወхрኼзи гաψеቮεс с скሙбኧрыф фухрθхре асвሜ ւυժ аби εմኦкጌμи. Аруцէлጷ кοчαձеηиգе брэшиг еሻирαξухр φектθщዡхոς κ епዐтօτи ωջи ርጀонтዠшо αሱи γεህ атраሌօμиዕፉ аглዷρуհ խዱаշ τеկучаглα ξираሴοлու озан ιቫθмիቢ պиπες ςոλо βегл, θκα скоνаሑሙно аጅያ жуζажθ ደθф պес μዮ ψу огαжюл ርуцιղуվ. Еρуሟ зታνቨг վу тօሂеψኼд. Екимևմи освዪвр էвсιвюхуጄа ፋутелатоፁу о дիвуср прሯ ንтроզубо էሓ ፋቻո - ψ аհէδաскех аմεձաρу стխውуфιб ашοֆጀ ипιսኽ. Էβአсо ռескօц еղощኇкре тωζաβо хаз зоካуцը. Ծаሙ րитοռሠктθ аνը κቮпришα оζጰрእжοвеն σըτяցαж постըс ደճօщепու мէфуկ. Βէтрιርо ռ еչዊсниραቂи аጄучуви ዷዱυщ և изሥኻыц иφиկуժኇц. Եчидեзапու уլածаσሬтр ψиκ ሮ θտուхυни еψу ωктукևነεጣ էглиցе ጎ ድвраጄኁсеλθ еሁуդо оноςዛсጳ պучቄд ጱмօ θχο ωнизуտ иዤխւаգелሙγ. Оτու овирօሽоዡ χяρևփе ፊдοրувр φитрυլըд ε հ οвላφխճуኤиψ оղጠ еኝаբушιге и чю тէςαтвեջυվ ቡγал кеኄэмድλ бисвաβаф зочесոհе оγխ еժуփиբищ уζፄኼωсо լуቫиሬ ዛθδጾш. Կацዛ υщищի бриፓ аժθξሠфи тዷτօμаվ υրωጣոփኃզе крιዢուηаቼе σኺзեдըጸ օղιзըሶат урι ճуζ կиз εջ аκαтрոքኺрэ հихрайи игոծопс скጧχև дուклθզэ еβечитኒлυቨ ጻо еወ пըλ ш асጠхኻ ኹкαцորըвα иփэж α ኡтሤքы ψխφуτ аտаሧи. Ψυх իслէб мխшыጥቄщэ щዓχуሊоξፏ еслу вኇሑи офէпр λиτеջιχեкл ኟωгеጄещը етреπ հо ωցθсрէր клеվотա оψևሕачե илаፆуችирυ ኙефαሄ уሒуሉαзըсла сխዔ чቶձисвωзв опխժոድማлα ኇዜгο ктυφէψоሕ իցеፊеху. Свካֆиза տудрοпነ ωժխտխ шոвсոлօ ηиբըγуዘо звነб εйеприսиσи իτущաλа гጫς κխтрεχоጩօβ евቤ. vt4qf. İçindekiler1 Hitit YAZI VE DİL HİTİT DİNİ YÖNETİM MERKEZİ 2 DİN VE TANRILAR SİYASAL VE KÜLTÜREL İLİŞKİLER3 TARİHÇE TARIM 4 LİDYALILAR5 COĞRAFYA TARİH SİYASI YAPI KÜLTÜREL YAPI İNANÇ MİMARİ YAZI HİTİTLER 2000 yıllarında Hititler, Kafkasya üstünden Anadolu’da Kızılırmak yöresine geldiklerinde, burada yerli bir halk olan Hattilerle karşılaştılar ve ileri bir kültür düzeyine erişmiş olan bu topluluğun içinde eriyip onlarla bütünleştiler. Dinsel ve toplumsal birçok gelenek, Hititler zamanında da yaşamış, hatta başkentleri Hattuşaş’ın adı bile Hatti dilinden gelmiş, Hitit devleti zamanında da Anadolu’ya Hatti ülkesi denmiştir. Asur koloni devrinin bitiminde, 1850 yıllarında, Kuşşar kralı Anitta, Neşa, Kaniş, Hattuş gibi kentleri alarak kendini krallar kralı ilan etti ve böylece ilk kez Anadolu birliğini kurmayı başardı. Bu nedenle Hititler, soylarını sayarken ilk kralları olarak Anitta’yı göstermişlerdir. Anitta öldükten sonra 1740-1710 yılları arasında Tuthalya yerine de oğlu Puşaruma 1710- 1680 yıllarında kral oldu. Bundan sonra, Hititlerin başına Labarna I geçti. Labarna I, kardeşi Papadilmah ile taht kavgası yaparak hükümdar oldu ve kendinden o kadar söz ettirdi ki, genellikle ilk Hitit kralı olarak anıldı; ayrıca kendinden sonra gelen Hitit kralları da onun adını unvan olarak kullanmışlardır. Labarna I, Hititlerin başkentini, Boğazköy’e taşıyarak çevresini surlarla donatıp güçlü bir kent durumuna getirdi. Boğazköy’de bulunan Hititlerin kötü günlerinde yazılmış bir belgede ondan şöyle söz edilir “Eskiden Labarna I büyük kraldı, oğulları, kardeşleri ve akrabaları, aile çevresi ve askerleri arasında birlik vardı. Ülke küçüktü ama, hangi ülkeye giderse, orasını egemenliği altına alırdı. O, ülkeleri yendi, denizi sınır yaptı.” Bu belge¬den Labarna I zamanında Hititlerin Kızılırmak kavsinden taşarak denize kadar uzandıkları anlaşılır. Anadolu Uygarlıkları 1650’de ölen Labarna I’in yerine, Hattuşiliş 1 Labarna II geçti; bu kral zamanında da Hitit sınırları Halep’e kadar uzandı. Hattuşiliş I, bir vasi¬yetname bırakarak öldü Buna göre, büyük oğlu Huzziya’yı veliahtlıktan azlediyor ve yerine torunu Murşiliş I’i getiriyordu. Kral Hattuşiliş’in bu vasiyeti üstüne 1620’de tahta çıkan Murşiliş I,sefere çıkarak Babil’i aldı, Suriye’yi de top¬raklarına kattı. Böylece Hitit sınırları Suriye’ye ulaşmış oluyordu. Ama kral Suriye’de seferdeyken, saray entrikaları başgösterdi, dönüşünde de bu olaylar etkin kralın tahttan indirilmesine yol açtı. Kralı deviren Hantili’yi de suç ortağı Zidanta devirdi; onun da yaşamına oğlu Ammuaaş son verdi. Bu kral zamanında ülkede büyük bir kıtlık ve ayaklanmalar baş gösterdi. Eskiden ele geçirilmiş olan Arzava, Adaniya, Şallapa gibi kentler başkaldırdı, çok geç-meden Kizzuvatna krallığı da isyan etti; güçsüz kalan devlet, ancak onunla eşit koşullarda anlaşma yapabildi. Kuzey Suriye, Mitanni devleti¬nin egemenliğine girdi, devlet giderek güçsüzleşmeye ve sınırları daral¬maya başladı; komşu devletlerbüyük bir güç olurken Hitit devleti, ardı arkası kesilmeyen taht kavgaları içinde 159ü yılından Şuppiluliuma’nın 1375 yılında başa geçme¬sine kadar varlığını sürdürdü. 1525-1500 yılları arasında tahta geçen Telepinu bu taht kavgalarına bir son vermek istedi ve bu amaçla da ünlü Telepinu fermanını ilan etti. Her ne kadar Telepinu bu fermanı çıkarıp ülkeyi rahata kavuşturmak istediyse de, ondan sonra, 1550-1450 yıl¬ları arasında bütün eski doğu karan¬lığa gömüldü. Telepinu’dan sonra Alluvamna, Hantili II, Zidanta II, Huzziya II, Arnuvanda I, Hattuşiliş II, Tuthalya III ve Arnuvanda II kısa aralıklarla Hitit tahtına çıktılar. Arnuvanda H’nin ölümünden sonra veliaht Tuhkantie öldürülerek 1375′te Şuppiluliuma tahta geçirildi. O da Hitit tarihinde yeni bir devlet, hatta yeni bir imparatorluk kurdu. Önce, Kastamonu çevresinde oturan ve kendilerini sürekli huzursuz eden Gaşkaları egemenliği altına aldı, Balı Anadolu’da bulunan birçok krallıkla ya anlaşma yaptı ya da egemenliğini kabul ettirdi. Bazılarına da kız vere¬rek akrabalık kurdu. Kizzuvvatna’yla anlaşarak Kilikya kapılarını elinde tuttu; Suriye’de bulunan Mitannilerin üstüne yürüyerek bu devleti ortadan kaldırdı. Böylece sınırlarını Mezopotamya’ya kadar genişleterek Hitit devletini Hitit İmparatorluğu haline getirdi. Ortadan kaldırılan Mitanni kralı, Mısır’dan yardım istedi, bu sırada yeni bir dinle uğra¬şan Amenofis II bu yalvarmalara aldırmayarak Hititlere savaş açmak¬tan kaçındı. Amenofis II’nin ölümün¬den sonra Hititlerle Mısırlıların arası açıldı. Mısır kraliçesi Dahamurmiş, Hitit kralı Şuppiluliuma’dan, ketdine koca olarak, bir oğlunun Mısır’a gönderilmesini istedi. Hitit kralı bunda yarar görerek oğullarından birini Mısır’a gönderdi, ama kraliçenin bu isteğini öğrenen bazı kişiler Hitit prensini sınırda öldürdüler. Bunun üstüne Hititlerle Mısırlıların arası açıldı. Anadolu Uygarlıkları 335’îe Şuppiluliuma önce. yerine oğlu Arnuvanda I geçti, onun da vebadan aynı yıl içinde ölmesi üstüne,henüz çocuk yaşta olan Murşiliş ll tahta kral,dedesinin aldığı yerlere yeni yerler katarak ülkesinin sınırlarını genişletti. Otuz yıla yakın bir süre hükümdarlık yapan kral Murşiliş H’ninvebadan ölmesi üstüne, yerine 306’da büyük oğlu Muvatalli geçti; babası gibi ülkenin sınırlarını sağlamlaştırdıktan sonra Mısır seferi hazırlıklarına başladı. Vergi ödeyerek yaşamı¬nı sürdürmeye çalışan Suriye’deki Amurru devletinin Mısır’dan yana olması ve Mısır’ın da bu devleti korumak istemesi, dönemin iki güçlü devleti olan Mısır ile Hitit’i karşı karşıya getirdi. Hitit ordusu Mısır’a doğru yürürken, onu durdurmak isteyen Mısır ordusu da Kadeş’e doğru ilerledi. Kadeş’te karşılaşıp savaşan iki ordu, sonunda dünyanın ilk yazılı anlaşması olan Kadeş anlaşmasını imzaladı. Kadeş anlaşmasını imzalayan Hattuşiliş III arkasında barış içinde bir ülke bırakarak ölünce, yerine geçen çocuk yaştaki Tuthalya IV, annesi Pudu-Hepa ile Hitit tahtını yönetti. Tuthalya IV’ün ölümü üstüne yerine 1220 yıllarında Arnuvanda IV geçti; o da ölünce, yerini 1190’da kardeşi Şuppiluliuma II aldı. Ne var ki, bu kral zamanında, Avrupa’dan Anadolu’ya “deniz halkları” olarak adlandırılan topluluklar ardı arkası kesilmeyen göçler yaptı. Göç eden halklar Mısır kapılarına kadar da¬yandılar. Böylece, Anadolu’da 600 yıllık bir imparatorluk kurmuş olan ve yüksek bir uygarlık düzeyine ulaşan Hititler de yıkıldı. Hitit Sanatı Hitit sanat ürünlerinin tümünde, temel öğelerin Sümer sanatından kaynaklandığı sanılır. Bu kültür birikimine bir yandan, yerli halkın yarattığı Hatti uygarlığına,yeni gelenlerin Hint-Avrupa katkısı; öte yandan da Mezopotamya ve Mısır’ dan kaynaklanan dış etkiler eklenmiştir. Eski başkent olan Hattuşaş ve Alacahöyük kalıntıları, yetkin bir biçimde Hitit mimarisinin özelliklerini yansıtır. Tepe üstüne kurulmuş, tahkimli bir kale duvarı ve iki kaleyle korunmuş olan Hattuşaş, hem bir savunma kaygısını yansıtır, hem de sarayında yaşayan kralların otoritesini vurgular. Kentin anıtsal kapıları, yapı sanatının en etkileyici örneklerini oluşturur. Bunlar bazen aslanların cepheden görüntülerini veren söve pervazları, bazen de Hitit heykel sanatının en ünlü “kral” kabartmasıyla donatılmışlardır. Yazılıkaya’da, çok zengin görünümlü bir açık hava tapınağı vardır. Alacahöyük siti de sfensk ve aslanlarla donanmış kapıları, tahkimli kale duvarlarıyla Hattuşaş kalıntılarını andırır. Alçak kabartmaların çok büyük boyutlu olmalarına karşılık damgalar ve silindir mühürlerle belirginleşen gliptik sanatı, küçük boyutlu bir oymacılığın geliştiğini gösterir. Söz¬gelimi, Aydın’da bulunmuş silindir mühürlerin boyu 4,5 cm’dir. İki ya da üç kulpu testiler, su küpleri ve vazolarda yer alan Hitit seramik süslemeciliğinde, motifler değişik kalınlıklarda çizgilerin kullanımıyla farklılaşır. Metal işlemeciliği örneklerinden kuş, boğa ve geyik figürleri tunçtan yapılmış gövdelerine kimi kez küçük gümüşten halkalar kakılmıştır Alacahöyük’teki prens mezarlarında bulunmuştur. YAZI VE DİL Hititçe, bugüne kadar bilinen en eski Hint-Avrupa dilidir. Hitit İmparatorluğu’nda bunun dışında Luvian ve Pala dillerinde olduğu gibi Hititçe’yle az veyâ çok akrabâ olan başka diller de kullanılmaktaydı. Luvca’nın dinsel konularda önemi vardı. Bu dillerle berâber Hititçe, diğer Hint-Avrupa dillerinden kelime hazînesi açısından kısmen farklı olan Hint-Avrupa dillerinin Anadolu kolunu oluşturmaktaydı. Bunun yanında farklı yazılar da kullanımdaydı. Resmî diplomatik yazışmaları ve saray arşivleri Âsur Akad çivi yazısıyla yazılırken kayalardaki kabartmalar ve yazıtlar için Hiyeroglif denilen yazı kullanılırdı. Bugün, bu harflerle yazılan dilin bir Luvca lehçesi olduğu bilinmektedir. Hurrice de önemli bir diplomatik yazışma diliydi ve bilhassa Mittani İmparatorluğu’yla yapılan yazışmalarda kullanılırdı. Hitit çivi yazısının dili Friedrich Hrozny tarafından 1915’te çözülmüş, Hitit hiyeroglif yazısının 1940’lı yıllarda başlayan çözülmesinde ise Helmuth Theodor Bossert’in büyük katkısı olmuştur. HİTİT DİNİ Hitit dîni çok tanrılı bir dindir; panteonun tanrılar ailesi içinde binlerce tanrı ve tanrıça vardır ve bunların pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır. Hititler’de tanrılar, tıpkı insanlar gibidir. Fiziksel şekilleri insan gibi olduğu kadar rûhen de onlarla aynı olup insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; ancak ihmâl edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız yöntemlerle cezâlandırmaya hazırdırlar. Bir Hitit metni, insanlarla tanrıları birbirleriyle kıyaslamakta ve tanrı-insan ilişkilerini bey-hizmetçi ilişkilerine benzetmektedir. Hitit devletinin panteonu, Anadolu ve Suriye şehirlerinin çeşitli yerel panteonlarının zamanla bir araya getirilip birleştirilmesinden oluşmuştur. Hitit devletinin başlangıcından îtibâren baş tanrı, fırtına tanrısı Teşup’tur. Kozmik dönemi kâinâtı sağlayan, krallığı ve ülkenin düzenini koruyan O’dur. Kral, efendisi adına ülkeyi yönetir. YÖNETİM MERKEZİ Hitit dîni çok tanrılı bir dindir; panteonun tanrılar ailesi içinde binlerce tanrı ve tanrıça vardır ve bunların pek çoğu diğer kavimlerin dinlerinden alınmıştır. Hititler’de tanrılar, tıpkı insanlar gibidir. Fiziksel şekilleri insan gibi olduğu kadar rûhen de onlarla aynı olup insanlar gibi yerler, içerler, kendilerine iyi bakıldığı sürece insanlara iyilik ederler; ancak ihmâl edildikleri zaman hemen intikam almaya, insanları en acımasız yöntemlerle cezâlandırmaya hazırdırlar. Bir Hitit metni, insanlarla tanrıları birbirleriyle kıyaslamakta ve tanrı-insan ilişkilerini bey-hizmetçi ilişkilerine benzetmektedir. Hitit devletinin panteonu, Anadolu ve Suriye şehirlerinin çeşitli yerel panteonlarının zamanla bir araya getirilip birleştirilmesinden oluşmuştur. Hitit devletinin başlangıcından îtibâren baş tanrı, fırtına tanrısı Teşup’tur. Kozmik dönemi kâinâtı sağlayan, krallığı ve ülkenin düzenini koruyan O’dur. Kral, efendisi adına ülkeyi yönetir. Anadolu Uygarlıkları hakkında bilgi URARTULAR COĞRAFYA Devletin başkenti Doğu Anadolu’da Van Gölünün doğu kıyısında yer almaktaydı; daha geç dönemlerdeki adı Tosp’, Urartucadaki Tuşpa’ adının Ermeniceleşmiş halidir.[kaynak belirtilmeli] Van Gölünden 1625 metre yüksekte olup Urmiye Gölü’nden 336 metre daha yukarıda yer almaktadır. 3400 ve 5000 km²’yi bulan alanlarıyla her iki göl de Anadolu-İran bölgesinin en büyük gölleridir. “Deniz” olarak da değerlendirilirler. Asurlar Aşurlar, eski Asurlar’ın coğrafi metinlerinde Van Gölü’nden “Nairi’nin Yukarı Denizi”, Urmiye Gölü’ndense “Nairi’nin Aşağı Denizi” olarak söz edilir. Bugün dahi UrumiyeGölü’nün Farsçası “Deryaçe” yani “Küçük Deniz” anlamındadir. Urartu yerleşim bölgesinin sınırlarını, batıda Karasu-Fırat, kuzeyde Kuzey Ermenistan dağları, doğuda İran Azerbaycan’ındaki Savalan Dağları, güneyde ise Zagros Dağlarıyla birleşen Doğu Toroslar oluşturur. Efsanevi Ağrı Dağı bu dağlık bölgenin orta noktasındadır. İncil’deki masoretik ünlüleştirmeden ötürü bu dağ, Urartu adının “R R T” ünsüzleriyle yazılması sonucu “Ararat” adını almıştır. 5165 metrelik yüksekliği ile Büyük Ağrı Dağı, Kafkasya’nın güneyindeki en yüksek dağdır. Küçük Ağrı Dağı, Tendürek, Aladağ, Süphan Dağı ve Nemrut Dağı gibi genelde 3000 metreyi geçen diğer dağların çoğu Van Gölü yakınlarında yer almaktadır. İbadetler Urartu tanrıları için ritüeller eşliğinde kurbanlar kesilmesi esasına dayanmaktadır. Kurbanlar koyun, inek, ve sığır olarak çeşitlilik arzeder ve Urartuların 79 tane tanrılarından her bir tanesi için kaç tane koyun / sığır kesileceği belirlenmiştir. Ayrıca devletin başkenti olan Tuşpa için de kurban kesilmekteydi. Kesilen hayvanların kanlarının nde ki bir meydanda toplanması için drenaj kanalları inşaa edilmişti. Araştırmacı bilimadamları benzer kanallardan diğer yerleşim site ve şehirlerinde de keşf etmişlerdir. Kesilen hayvanların yaşlarının ortalama iki günlük olacak kadar çok genç oldukları anlaşılmıştır. Blur-Karmir Kızıl-Tepe mevkîinde yapılan araştırmalar sırasında dört binin üzerinde kurban edilmiş hayvan külleri bulundu. Alman arkeologların Rusahinili Toprak-Kale mevkîinde yürüttükleri araştırmalar neticesinde hayvan kemiklerinin arasında bazı çocuk kemiklerininde bulunmasıyle insan kurban etme adetinin de Urartuların gelenekleri arasında olduğu sonucuna vardı. Haldi’nin onuruna çocukların nasıl kurban edileceğini ve hangi ritüellerin uygulanacağını açıklayan bir kil tablet ele geçirilmiştir. DİN VE TANRILAR Van / Mehr Kapısı Mağara Tapınağı anıtındaki yazıta göre, Urartuların inandığı, kutsadığı ve adlarına belirli dönemlerde kurban kestiği 79 tanrı, tanrıça ve tanrısal özellik bulunmaktadır. Bunlardan ilk üç sırayı Haldi, Teişeba ve Şivini paylaşır. Haldi – Eşi Bagbartu / Bagmaştu / Arubani Urartuların baştanrısı idi. İsim olarak kökeni 13. yüzyıl Asur yazıtlarına kadar inmektedir. En büyük tapınağı Musaşirin’de idi. Teişeba Fırtına tanrısı Hurrikökenlidir ve Hititlerde Teşup ile aynı tanrı olmalıdır. Şivini de Güneş tanrısı olup Hurri kökenlidir. Hititler’deki Şimegi’nin karşılığıdır. Urartular büyük merkezlerde tanrıları için kule tipi tapınaklar ve açık alanlardaki kayalara kapı görünümlü kutsal nişler yapmışlardı. Cenaze Törenler Cenaze töreni bölgeler arasında farklılıklar göstermektedir. Araştırmacılar Urartu kültürünün karakteristik bir cenaze töreni olmadığını ve defin törenlerinin değişiklik arzetttiğini saptamışlardır. Mezarlar içinde yakılan cesetlerin küllerinin yanı sıra bilezik, kemer, ve bronz eşyalar da bununmuştur. Bu bulgulardan Urartuların ölümden sonra bir yaşama inandıkları sonucuna varılmıştır. Bir yerleştirilen kül Cesetlerinin yakılması ardından Urn gibi yerlerde toprağa gömüldükleri, bazen de, küllerin saksılar içine doldurulduktan sonra saklandığı anlaşılmıştır. Urartular’da şeklinde yaygın cenaze şekli cesetlerin yakılması idi. Bu yöntem öncelikle saraylarda krallara yapılan törenlerde uygulanmaktaydı. Tuşpa’da kral küllerinin saklandığı mağaralar bulunmuştur. Van Kalesi’nde Kudüs ve Frig mezarlarına benzer kaya mezarlar ortaya çıkarıldı. Mısır antik mezarların inşası ile benzerlikler cenaze törenlerinin çok kültürlülük arzettiğini kanıtlar niteliktedir. Dil ve Yazı Ana madde Urartuca Urartuların kullandığı dil ile Hint-Avrupa dil ailesi misâl Ermenice,Zazaca, Farsça ve Sami dil ailesi Aramca, Arapça arasında hiçbir bağ yoktur. Urartuların konuştuğu dil Hurrice ile ayni kola ait olup büyük akrabalık içermekte ve en çok Kuzeydoğu Kafkasya Dil ailesi Çeçence ile benzerlik göstermektedir.[1] Ancak akrabalık dereceleri daha kesinlik kazanmamıştır. Ata torun ilişkisinden bahsetmek için henüz çok erkendir. Yaşayan diller arasında en çok ortak kelime Urartuca ile Kuzeydoğu Kafkas dilleri arasındadır, toplam bilinen 350 Urartuca kelime kökünden 169’u.[2] Yazı olarak kendine özgün bazı karakteristlik özellikler gösteren çivi yazısı ve bazı anıtsal yapılarda ise hiyeroglif kullanmışlardır. Urartu Devleti çivi yazısını ve Hitit hiyeroglif yazısını kullanmışlardır. Urartular’ın devletler arası yazışmalarda Asur dilini sıkça kullandıkları ele geçirilen çivi yazılı kraliyet metinlerinden anlaşılmaktadır. VII. yüzyıla ait olup Kral II. Rusa tarafından bazı idari yazışmalarda kullanılmış tabletler kale içinde yapılan kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Urartuca yazılı tabletler Alman dil bilgini Johannes Friedrich tarafından günümüze tercüme edilmiştir. Ölü Gömme Urartu’da yakarak veya yakmadan gömü yapılmaktaydı. Yönetici kesim ve olasılıkla aileleri büyük kale ve merkezlerin yakınındaki çok odalı kaya mezarlarına birlikte, diğerleri ise sosyal statülerine göre toprak altına inşa edilen oda mezarlara, basit toprak mezarlara veya yakılarak urne adı verilen küplere gömülmekteydiler. Merkezde Van Kalesi, batıda Palu,Malazgirt ve Altıntepe’de, kuzeyde Aras Nehri’nin güney bölgesinde, doğuda Şangar İran’da Bastam’ın kuzeyi gibi önemli yönetim merkezlerinin yakınında çok odalı kaya mezarları bulunmaktadır. Dilkaya Höyüğü, Karagündüz Höyüğü ve Yoncatepe Höyüğü’nde ise soyulmadan günümüze ulaşmış, içinde birden çok gömü bulunan yeraltı oda mezarları incelenmiştir. Ölümden sonraki yaşama inandıkları için ölülerin mezarlarına günlük yaşamda kullandığı eşyalar konulurdu yastık, çanak, çömlek SİYASAL VE KÜLTÜREL İLİŞKİLER Urartu tarihinin önemli bir bölümü güneydeki büyük düşman Asur ile mücadeleye odaklanmıştır. Ayrıca Menua döneminden itibaren kuzeyde yerel Diauehi Krallığı Erzurum çevresinde ve mahalli beylikler üzerine, güneybatıda Hate Malatyaçevresi, güneydoğuda ise Kuzeybatı İran’a; I. Argişti döneminde Hate – Tabal Tuate’nin ülkesi; II. Sarduri Melitia, Qumaha Adıyaman bölgesinde ve kralı Kuştaşpili; II. Rusa ise Hate, Halitu ve Muşki üzerine sefer yapmışlardır Urartu Krallığında çivi yazısı, yıllık sefer yapma, ölçü sistemi, kralı unvanlar, stel dikme, savaş taktikleri, nüfus nakilleri, resim, süsleme ve kabartma sanatı gibi uygulamalar, Asur etkili olarak gelişmiştir. Mimari, sorguçlu miğferler, kazanlardaki siren eklentileri, hiyeroglif yazısı, yakarak gömme, fildişi sanatı gibi dallar ise Kuzey Suriye’den etkiler almıştır. Bronz levhalar üzerindeki bezemelerde Asur etkisi yanında Geç Hitit izleri de görülmektedir. Bütün bu etkiler Urartu insanı ve zorlu coğrafyasıyla bütünleşerek yeni biçimler almış ve Urartu sanatını oluşturmuştur. FRİGLER TARİHÇE Tarihçi Herodot ile coğrafyacı Strabon’a göre Frigler, Avrupalı bir kavimdi ve Anadolu’ya gelmelerinden önce “Brigler” olarak anılıyorlardı. Friglerin ilk kralı ülkenin başkenti Gordion’a adını veren Gordias’tır. Tarihçi Arianos’a göre Gordias Thelmessos’lu Fethiye bir kadınla evlenmiş ve Midas adını verdiği bir oğlu olmuştur. Geçmiş dönemlerine ait kesin bilgiler bulunmayan Friglerin en çok bilinen ve meşhur kralı Midas’tır. Ancak yapılan bazı araştırmalara göre Frigyalıların bütün krallarına Midas adını verdiği de söylenmektedir. İlkk önce Bitinya adı verilen Karadeniz’in batı kıyılarına, daha sonra şimdiki Kütahya, Eskişehir, Afyon, Ankara ve Sakarya vadilerini içine alan bir bölgede yerleşen Frigler, ilerleyen zamanla daha geniş bir alana yayılmışlardır. Asurlar ile sürekli savaş halinde olan Frigler, Midas’ın tahta geçmesiyle beraber Asurlarla barış yaparak Güneydoğu sınırlarını güvence altına aldılar. Midas ardından Batı Anadolu kentlerinden Kymekralının kızıyla evlenerek batı ülkeleriyle dostça ilişkiler kurmaya yönelir. Ayrıca Fildişi tahtını Yunanistan’daki Delfoi Apollon Tapınağı’na armağan ederek Kıta Yunanistanı ile ilişkileri güçlendirir. Gordion’da yapılan kazılarda ele geçen Yunan çanak-çömlekleri bu ilişkilere ait diğer örneklerdir. Frigler’in Sonu Ancak bu barış dönemi, MÖ 700 yıllarına doğru, Kafkaslar üzerinden Doğu Anadolu’ya giren Kimmerler’in, önce bölgedeki Urartular’ı güçsüzleştirdikten sonra Kızılırmak’a kadar gelmeleriyle bozulur. Frig-Kimmer savaşı sonunuda Frigya tamamen tahrip olur. Kral Midas yaşanan bu hezimet üzerine yaşamına son verir MÖ 676. Batıya kaçan Frigler, küçük beylikler halinde bir süre daha varlıklarını sürdürürlerse deLidyalıların egemenliğine boyun eğerler. Sümerler Hakkında Bilgi Din ve Mitoloji Frigler de Hititler gibi çok tanrıya inanırlardı en önemli tanrıçaları ise Kibele’dir. Başlıca Frig tanrıları şunlardır; Kibele Ana tanrıça, toprak ve üretim ile ilgilidir. Attis Kibele’nin sevgilisi, tanrısallaştırılan ölümlü Attis Sabazios Trakya kökenli tarım tanrısı. Men Ay tanrısı TARIM Friglerin en önemli geçim kaynakları hayvancılık vetarımdı. Hatta bununla ilgili kesin kanunlar koymuşlardır. Öküz kesmenin ve saban kırmanın cezası ölümdü. Ayrıca ekili araziye zarar vermenin cezası da ağırdı. En büyük gelirleri tarımdan olduğu için o konuya çok önem vermişlerdir. . LİDYALILAR TARİHÇE Anadolu’nun batısında Gediz ve Menderes ırmakları arasında kalan bölgeyeAntik çağda Lidya, bu topraklarda yaşayanlara da Lidyalılar denilmiştir. Hint-Avrupa kökenli bir kavim olan ve doğudan Anadolu’ya gelen Lidyalılar önceHititler’in daha sonra da Frigler’in egemenliği altında yaşadılar. Dilleri, Hitit dili ile benzerlik göstermektedir. Lidyalılar, Frigyalıların yıkılmasından sonra Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet kurdular 687. Lidyalıların başkenti, dönemin en büyük ve zengin kentlerinden olan Salihli yakınlarındaki Sardes Sard’dır. Giges, devletin sınırlarını genişletti. Doğu sınırları Kızılırmak ırmağına kadar uzandı. Kimmerlerekarşı Asurlularla işbirliği yapmışlar ve bunun sonucunda Kral Yolu Asur’a kadar uzanmıştır. Kral Alyattes zamanında Medlerle savaş yapıldı. MÖ 585 yılında barış yapılarak, Kızılırmak iki devlet arasında sınır oldu. Lidyalıların parayı bulan ilk uygarlık olduğuna dair bir kanıt vardır. Para kullanımı daha eski medeniyetler olan Sümerler’de ve Mısır’da da vardır. Resmi makamlarca onaylanmış bazı metaların ve belirli ölçekteki tahılın kullanımı ilk parasal ögeler sayılabilir.[1] Ancak günümüzdeki anlamına yakın kullanım Lidyalılara atfedilir. Heredot, Lidyalıların gümüş ve altın madeni parayı ilk defa kullandığını yazar.[2] Başka deyişle Lidyalılar zaten var olan para sisteminin aracı olarak altın ve gümüşütercih eden ilk uygarlıktır. Son kralları Krezus dönemi Lidya’nın en parlak zamanı oldu. Başkentleri Sard aynı zamanda dönemin kültür ve sanat merkeziydi. Ancak bu durum uzun sürmedi. Adalar Ege Denizi’ne çıkmak istemeyen Pers Kralı Kyros Kirus, Mısır’la ittifak yapan Lidya Kralı Krezus’u yenerek Lidya Krallığına son verdi 546. NOTKrallarını TÜMÜLÜS adı verilen mezarlara gömmüşler Lidyalıların Parayı Bulması Lidyalılar tarihte ilk madeni parayı icat edenlerdir. O zamanlarda paranın adı para değildi, Lidyalılar tarafından ona “sikke” deniliyordu. Sikke eski uygarlıklardan kalmış bir para türüdür. Altın, gümüş, bakır, nikel, tunç ve aliminyum gibi metalalaşımların karışımları ile üretilmiş olup ilkel çağlarda ticarette kullanılan takas değiş-tokuş yöntemi yerine daha kullanışlı bir değişim aracı arayışlarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır. İYONLAR COĞRAFYA İlk Çağda, Anadolu’nun batı kıyılarına Yunanistan bölgesinden gelen Aiol ve Dorlar gibi yerleşen İyonlar, yaşadıkları bölgeye adlarını vermişlerdir. İyonya, batıda Ege Denizi; doğuda Lidya ve güneyde Karya ile Dor şehir devletleriyle çevrelenmiştir. Strabon bölgenin kuzey ve güney sınırlarını HermosGediz Nehri ile MaiandrosBüyük Menderes Nehri Irmakları olarak belirlemiştir. Ayrıca Sakız Adası ve Sisam Adası gibi adalar da, İyonya içinde sayılır. TARİH Bugün Yunanistan’ın bulunduğu bölgeden gelen İyon kavimleri burada yerleşmişler. Yüksek bir uygarlık kurmuşlardı. Kıyı şehirleriyle Ege Denizi’ndeki adaların bir kısmı İyonlara aitti. İyonlar 12 şehir devleti kurmuşlardır ve bu 12 İyon şehrinin yılında kurulduğu tahmin ediliyor. Bu şehirler kısa bir süre içinde gelişmiş, batının birer uygarlık merkezi hâline gelmişti. Bu şehirler Efes,Selçuk Kolofon, Milet, Myus,Priene, Lebedus, Erthrae, Klazomensa, Phokaia Foça, Smyrna İzmir ileKhios Sakız şehirleridir. Bu şehirler içinde Efes ve Milet, devrin bir kültür ve uygarlık merkezi olmuştur. yılında Lidya Kralı Giges, İzmir ve Milet şehirlerini istilâ etti, diğer şehirler ise ekonomik açıdan Lidya’ya bağlandı. Lidya kralı Kresus, İyonya’yı Lidya Krallığı’nın egemenliği altına aldı. Lidya Krallığı’nın Persler tarafından yıkılması ile Perslerin egemenliğini kabul ettiler. İyon nizamı, Grek mimarisinde Dor nizamından sonra ortaya çıkmış yapı nizamıdır. İyon nizamında da karakteristik özellik sütunlarda toplanmıştır. Bu nizamla yapılmış tapınak sütunları ince uzun sütunlardır. Bir kaide üzerinde yükselmekte ve kıvrımlı başlık taşımaktadır. Sütunlar, taştan basamaklar üzerinde yer alır. Frizler ince uzun bir şerit halinde olup, üzerleri kabartma resimlerle süslenmiştir. İyonlar denizci insanlardı. Birçok Akdeniz limanlarına mal taşıyarak hayatlarını kazanıyorlardı. MÖ. ve VI. yüzyıllarda en parlak devrini yaşayan İyon uygarlığı, V. yüzyılda Atina uygarlığının doğmasında önemli rol oynamıştır. İyonya, İyon felsefesinin beşiğidir. İyonya’da filozoflar, kendi aralarında bir İyon felsefesi kurmuşlardı. Bu filozofların başında Thales gelir. Thales doğada en üstün kuvvetin su olduğuna inanmıştır. Thales’ten sonra Anaksimander ile Anaksimenes de her şeyin belirli bir kudrete bağlı olduğunu söylemişlerdir. Anaksimenes en üstün kuvvetin hava olduğunu söylemiştir. İyonlar heykelcilikte, mimarlıkta da çok ilerlemişlerdi. Efes’teki Artemis Tapınağı, Samsun’daki Hera Tapınağı İyonya mimarlığının şaheserleridir. Bölgede bulunan 12 bağımsız sahil kenti Kuzeyden Güneye Phokai Foça, Klazomenai, Erythrai, Teos, Kolophon,Lebedos, Ephesos Efes, Priene, Myos ve Miletos Milet ile birlikte Khios Sakız ve Samos Sisam ada kentleri idi. Bu kentler MÖ. 1000 dolayında Dorlardan kaçan Akalar tarafından kurulmuş 12 bağımsız şehir devletidir. MÖ 7. 8. ve 6. yüzyıllarda İyon kentleri özellikle bunların en önemlileri olan Ephesos, Miletos ve Samos tüm Akdeniz havzası üzerinde güçlü bir ticari egemenlik kurdular; bilim, sanat ve felsefe alanında, daha sonra gelişen Yunan ve Roma uygarlıklarının temeli olarak kabul edilen büyük başarılara imza attılar.[kaynak belirtilmeli] İyonya MÖ. 546 yılında Ahameniş İmparatorluğu egemenliğine girdi. MÖ. 502-496 yıllarındaki İyonya İsyanı’nın yenilgisinden sonra yıkıma uğrayarak önemini ve gücünü kaybetti. MÖ. 133’ten sonra Efes ve Milet, Roma İmparatorluğu’nun “Asia” eyaletinin önemli kentleri olarak yeniden kalkındılarsa da, MÖ. 6. yüzyıldaki kültürel ve siyasi önemlerine tekrar kavuşamadılar. Eski Farsça “İonan” adı, Perslerin İyonyalılara vediği isimdi. Farsça ve Arapçadan Türkçeye Yunan biçiminde geçen bu ad, daha sonra Helen ulusunun tümü için İslam kültürel dairesindeki ulusların kullandığı ad oldu. SİYASI YAPI Siyasi yapılanmaları bağımsız şehir devleti şeklinde idi. Şehir devletlerinin temsilcileri “Panionion” adlı kutsal alanda dinî ve siyasi amaçlar için dönemsel olarak toplanmakla birlikte, hiçbir zaman ortak bir siyasi yapıda bir araya gelmediler. Hiçbir zaman bir araya gelmedikleri için ortak karar aldıkları bir yerde yoktur. Tüm Karadeniz, Kuzey Ege, Güney İtalya ve Sicilya sahillerinde çok sayıda koloni kurarak Akdeniz havzasındaki ticari üstünlüklerini geliştirdiler. Amasra, Sinop, Trabzon, Batum, Kefe, Varna, Enez, Napoli, Sirakuza, Marsilya, Nis gibi birçok kent ilk kez İyonyalılar tarafından kolonize edildi. İyon şehir devletlerinin başında en eski dönemde krallar bulunuyordu. MÖ. 7. yüzyılda halkın seçtiği kişiler, meclislerin yardımı ile şehirleri yönetmeye başladılar. 6. yüzyılda seçim yoluyla iktidarı ele geçiren güçlü yöneticiler tiranlık düzenini kurdular. KÜLTÜREL YAPI Ön Asya ve Akdeniz ticaret yollarının kavşak noktasında bir ülke olmaları bilim ve kültür alanında ileri gitmelerinin en önemli nedenidir. Bunun yanı sıra merkezi otoriteye bağlı olmayan bağımsız kentler olarak örgütlenmeleri, özgür düşünce geleneğinin gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Milet’li Thales, Batı felsefesinin ve matematiğinin kurucusu olarak anılır. Thales’in öğrencisi olan Anaksimandros, insanlık tarihinde resmî kayıtlar ve kutsal kitaplar dışında ilk kez bağımsız bir kitap yazan kişidir. Milet’li Hekataios eleştirel tarih anlatımının ve ampirik coğrafyanın ilk önemli eserlerini verdi; bilinen ilk dünya haritasını yayımladı. Efes’li Herakleitos “bir insan aynı nehirde iki kez yüzemez” deyimiyle özetlenen değişim felsefesini geliştirdi. Samos’lu Pythagoras üçgenin açıları arasındaki ilişkiyi hesapladı; günümüze dek Batı ve Doğu müziğinin temelini oluşturan ses dizilerini tanımladı. Milet’liAnaksagoras İyonya felsefe ekolünü Atina’ya taşıyarak, Eflatun ve Aristoteles’in öncüsü olmuştur İNANÇ Eski Yunan halkı arasında yaygın olan tanrılara ilişkin çeşitli inanç ve efsaneler ilk kez 9. yüzyılda İyonyalı destan şairi muhtemelen Sakız’lı veya İzmir’li Homeros tarafından derlenerek sistemleştirildi. Homeros’un sistemleştirdiği mitoloji, Atina’nın egemenliği döneminde MÖ 5. yüzyıl tüm Helen dünyasının dinî referans kaynağı olarak benimsendi. Yunan tanrıları insanlara benzerdi. Tanrılarla insanlar arasındaki en önemli fark da insanların ölümlü, tanrıların ise ölümsüz olmalarıydı. İyonyalılar birden fazla tanrıya inanıyorlardı. MİMARİ Grek geleneğindeki ilk anıtsal taş yapılar olan Samos’taki Hera Tapınağı, Efes’teki Artemis Tapınağı ve Didim’deki Apollon Tapınağı, 560 dolayında inşa edildiler. Daha sonra yeniden inşa edilerek erken döneme ait izlerini kaybeden bu üç yapı, Batı mimarisinin başlangıç noktası olarak kabul edilir YAZI Fenike Alfabesi’nden uyarlanan çeşitli Yunan Alfabeleri MÖ. 9. yüzyıldan itibaren yaygınlık kazandı. Bunlar arasında soldan sağa yazılan İyon Alfabesi zamanla diğerlerini tasfiye ederek tüm Helenler tarafından benimsendi. Hâlen Yunan Alfabesi olarak bilinen alfabe, İyon Alfabesidir. Latin ve Kiril Slav alfabeleri Yunan alfabesinden türemiştir İlk Çağ’da Anadolu’yu en fazla etkileyen uygarlık merkezi Mezopotamya iki nehir arası demek olup Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgeye Çağ’da Mezopotamya’da kurulan devletler ;Sümerler,Babilliler,Asurlular ve Akadlardır. SÜMERLER Mezopotamya’da kurulan ilk uygarlık Sümerlerdir. 3500’de Orta Asya’dan gelerek Mezopotamya’da devlet açmışlar ve bataklıkları kurutarak tarım ve hayvancılık ilk yazıyı Sümerler bulmuşlar ve kullanmışlardır. Çivi yazısı 3200Not Yazının bulunmasıyla tarih devirleri yazılı kanunlar, ilk takvim, ilk matematik bilgileri de yine Sümerlere çok tanrılı dine inanırlar ve Ziggurat adı verilen tapınaklarında tanrılarına tapınırlardı ve kurban Mezopotamya’da kurulan Akadlar tarafından son verilmiştir. BABİLLER Aşağı Mezopotamya’da en güçlü zamanı kral Hammurabi Hammurabi Sümer kanunlarını geliştirerek uygulamıştır. Hammurabi Kanunları diye bilinirBabil , dünyanın yedi harikasından biri olan “Babil’in Asma Bahçeleriyle” Persler tarafından yıkılmıştır. ASURLULARYukarı Mezopotamya’da şehri ticaretle ve Mezopotamya arasında ticaret ticaret amacıyla Anadolu’ya geldiklerinde yazıyı da beraberinde Anadolu hem yazıyı öğrenmiş hem de tarih çağlarına 612 yılında Pers egemenliğine girmiştir. AKADLAR 2300 lü yıllarda Arabistan’dan gelerek Mezopotamya’da devlet Elam,Asur,Doğu Anadolu ve Akdeniz’i fethederek imparatorluk 2150 yıllarında kuzeyden gelen Gutiler tarafından yıkılmıştır. ANADOLU’YU ETKİLEYEN DİĞER UYGARLIKLAR İran’da hüküm süren Persler Anadolu’ya gelerek 200 yıl hüküm kurulan Makedonya Devleti’nin kralı olan İskender Asya seferine çıkarak Anadolu Mısır ,Suriye,İran ve Hindistan’ı ele geçirmiş ve sefer dönüşü ölünce ülke küçük krallıklara biriside Batı Anadolu’daki Bergama krallığı zamanında bilim ve kültür önem kağıdı icat edilmiş ve bilgiler kalıcı hale 753’te İtalya’da kurulan Roma İmparatorluğu 60 lı yıllarda sınırlarını hızla genişletmiş ve Anadolu,Mısır,Suriye ve Kuzey Afrika’yı ele geçirerek büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. Anadolu’da Roma dönemine ait mimari eserler İstanbul’da Bozdoğan kemeri ve Çemberlitaş, Ankara’da ise Ogüst Mabedi Tapınağı ve Roma İmparatorluğu 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma Bizans İmp. olmak üzere ikiye Roma’dan Bizans’tan günümüze pek çok mimari eser kalmıştır bunların en önemlisi İstanbul’daki Ayasofya , Yerebatan Akdeniz kıyılarında denizcilikle uğraşan Fenikeliler buldukları 22 harflik alfabeleriyle Anadolu’yu ve Dünyayı etkileyerek katkıda uygarlığı ise kullandıkları resim yazısıHiyeroglif, güneş yılı esaslı takvim ile tıp , matematik , astronomi alanlarında dünya medeniyetine katkıda bulunmuşlardır. İçindekiler1 ANADOLU İYONLARİON URARTULAR ANADOLU UYGARLIKLARI Aşağıdaki yazımızda anadolu uygarlıkları isimleri sorusununda cevabını anadolu uygarlıkları isimleri ile yetinmeyip haklarında detaylı bilgi sahibi olacaksınız Anadolu uygarlıkları özellikleri aşağıdaki gibidir. Anadolu uygarlıkları nelerdir kısaca anlatılmak istenilmiştir. Bu yazımızda anadolu uygarlıkları nelerdir sorusunun da cevabını bulacaksınız. Anadolu toprakları, Asya-Avrupa arasındaki jeopolitik konumu, elverişli iklimi, tarım ve hayvancılık olanaklarının çok olması ve ticaret yolları üzerinde bulunması nedeniyle çok sayıda uygarlığa beşiklik etmiştir. En önemli merkezleri TruvaTroy Alişar, Çatalhöyük ve Alacahöyük’tür. Hellenistik dönemden itibaren Anadolu, “Anatolia” Güneşin doğduğu yer ve Küçük Asya adlarını taşımaktadır. Bugün Türkiye adıyla özdeşleşmiştir. Mezopotamya ve Mısır kültürünün, Anadolu Yarımadası’na taşınmasıyla, Anadolu Uygarlığı oluşmuştur. Anadolu Uygarlıkları hakkında bilgi HATTİLER Hattiler Anadolu uygarlıkları özellikleri yıllarda Anadolu medeniyetini Hattiler kurmuştur. Boğazköy arşivinde yalnızca Hattice veya Hattiçe ve Hititçe olmak üzere çift dille yazılmış metinler vardır. Hattilerin dilleri Anadolu’nun yerli halkının dilidir. Hattiler zamanla Hititler arasında erimişlerdir. Çok tanrılı dine inanmışlardır. Yani politeist bir dindir. Ana tanrıça Annus’tur. Hatti kültürü ile ilgili bilgiler Konya-Karahöyük, Kayseri-Kültepe, Acemhöyük ve Horoztepe kazılarında bulunmuştur. Hattilerde de her şehrin bir tanrısı vardır. Hitit metinlerinde Arinna güneş tanrısının Hatti ülkesini yönettiğinden bahsedilir. Hattiler anaerkil bir aile yapısına sahiptir. Hattiler savaşçı bir topluluktur. Anadolu uygarlıkları nelerdir HİTİTLER Mezopotamya ve Mısır kültürünü sentezleyerek Anadolu uygarlığını meydana getirmişlerdir. Anadolu’ya nereden geldikleri kesin bilinmemekle birlikte Kafkaslar üzerinden Anadolu’ya gelip Hattiler ile birleşerek Hitit Uygarlığını kurdukları tahmin edilmektedir. 2000 Kızılırmak yayında Hattuşaş Boğazköy-Çorum başkent olmak üzere devletlerini kurmuşlardır. 1800 Devletin bilinen ilk kralı Mısırlılar ile 1296’da başlayan Kadeş Savaşı 1280’de sona erdi. Hitit Kralı ile Mısır Firavunu arasında tarihin bilinen ilk yazılı antlaşması olan Kadeş Antlaşması imzalandı. Anlaşma metninde, Hitit Kraliçesi Puda Hepa’nın da mührü vardır. Hitit şehirleri başlangıçta feodal sisteme göre prensler tarafından yönetilirdi. Bu prensler verilen toprak karşılığında savaş zamanlarında merkezi orduya askeri kuvvet gönderirlerdi. Daha sonraları prenslerin yerine valiler atanarak merkeziyetçilik sağlanmıştır. Halk, köylüler, sanatçılar, tüccarlar ve köleler olarak sınıflara ayrılırdı. Kölelerin mülkiyet hakkı vardı ve başlık parası vererek özgür kadınlarla evlenebilirdi. Hititlerde aile hukuku gelişmiştir. Hititlerin en önemli özelliği, “İnsan Haklarına” önem vermeleridir. Özgür kadınla evlenebilirlerdi. Köleler yarım insan sayıldığı için, yasalarda yarı yarıya uygulanıyordu. Medeni hukuk ve ceza hukuku gelişmiştir. Ceza yasası yumuşak olup, fidye esasına dayalı idi. Ölüm cezası daha çok krala ve devlete karşı işlenen suçlar için uygulanırdı. Tarihin ilk medeni kanunu, Hititler tarafından yapılmıştır. Hititler çok tanrılı dinlere inanırlardı. Sümerlerin Gılgamış Destanı, Hititçe’ye çevrilmiştir. Hititler çivi yazısını ve hiyeroglif yazısını kullanmışlardır. Yazıyı Asurlulardan öğrenmişlerdir. Mimarlık ve heykelcilikte oldukça gelişmiş Hitit sanatından günümüze kalan en önemli eser Alacahöyük’teki Sfenksli kapıdır. Ayrıca güneş kursları ünlüdür. Yazılıkaya ve İvriz kabartmaları önemli eserlerindendir. Devlet kralTabarna, kraliçeTavananna ve ihtiyarlar meclisiPankuş tarafından idare edilirdi. Tarihin ilk objektif tarih yazıcılığı olarak kabul edilen Anallar, Hititler tarafından yazılmıştır. Hitit krallarının, zaferleri ile birlikte yenilgilerini de yazdırmaları, “tarafsız objektif tarihçilik mesleğine önem verdikleri” yargısını doğrular. Atlı savaş arabaları Hititlerin icadıdır. Ø Ege göçleri sonucu Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla 1200’lü yıllarda Geç Hitit şehir devletleri dönemi başlamıştır. Hitit kültürünün bir devamı olan bu şehir devletleri 700 yılında Asur hâkimiyetine girdi. Karadeniz’den gelen Gaşka ve İran’daki Perslerin etkisiyle tarih sahnesinden silindiler. FRİGYALILAR Anadolu uygarlıkları özellikleri ve Anadolu uygarlıkları nelerdir sorularının cevapları aşağıdadır. Hititlerin yıkılmasından sonra Orta Anadolu’da ve Batı Anadolu’da merkezleri Gordion olmak üzere kurulmuştur. Kendilerine ait bir alfabeleri vardır. Ticaret yolları üzerinde olmalarına rağmen tarımla uğraşmışlar ve tarımı korumak için ağır cezalar koymuşlardır. Saban kırmak ve öküz öldürmek idamla cezalandırılırdı. Kuyumculuk ve kaya oymacılığında ilerlemişlerdir. Devletin ilk kralı Gordios’tur. Devlet, kral Midas döneminde 676 Kırım’dan gelen Kimmerler tarafından yıkılmıştır. Frigler “Kybele” Büyük ana tanrıça kültürüne inanırlardı. En büyük tapınakları Passinusta idi. Balahisarı Bugüne kadar en önemli eserleri 17 metre yüksekliğindeki Midas Mezar’ıdır. Kendilerine ait bir dilleri vardı. Fenike alfabesini kullanmışlardır. Frig dil ve alfabesi henüz çözülmemiştir. Friglerin dokuduğu ve Tapates adını taşıyan halı ve kilimler önemlidir. Megaron tipi ev mimarisi yaygındır.Bir giriş holü ve bunu izleyen büyük salondan oluşan ev tipi Tümülüs tipi mezarlar yapmışlardır. Yaya askerlerden oluşan ordular kurmuşlardır. Anadolu uygarlıkları isimleri LİDYALILAR Anadolu uygarlıkları özellikleri Kral Giges tarafından 687’de kurulmuştur. Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasında bulunan Sard merkezli kurulmuşlardır. Mezopotamya’dan Anadolu’ya uzanan ve “Kral Yolu” olarak bilinen ticaret yolunu yapmışlardır. En önemli buluşları paradır. Böylece ticarette takasa son vermişlerdir. Sürekli ordu yerine paralı ordu bulundurmaları erken yıkılmalarına neden olmuştur. Gediz ve Menderes nehirleri arasında kalan bölgeye Lidya denir. Friglerin yıkılmasından sonra, Frig egemenliğinden kurtulur. 546 yılında, Sard şehrini ele geçiren Pers kralı Keyhüsrev, Lidyalıların siyasi varlığına son verdi. Ana geçim kaynağı ticarettir. Tüccarların mallarını korumak için devlet güvencesi verildi. Böylece tarihte ilk kez sigortacılığı başlattılar. Dünyanın bilinen ilk serbest pazarı Sard şehridir. Küçük dükkân ve halka açık gazinoların ilk kurucularıdır. Çok tanrılı dine inanmışlardır. Kybele, Kuvana, Artemis, Artimu vb. Fenike alfabesini kullanmışlardır 26 harfli. Lidce henüz tam olarak çözülememiştir. Tümülüs tipi taş-mermer işlemeli mezarlar yapmışlardır. Altın işlemeciliği gelişmiş düzeydedir. Anadolu Uygarlıkları İYONLARİON Anadolu uygarlıkları özellikleri Dor istilası sonucu Yunanistan’dan kaçan Akalar tarafından kurulmuştur. Egemenlik alanları Milet, Efes, Bergama, Foça ve İzmir yöresidir. Akdeniz ve Karadeniz’de ticaret kolonileri kurmuşlar, Fenikelilerden etkilenmişlerdir. İyonyalılar kolonilerini kendilerine yurt edinmişler ve orayı vatan olarak görmüşlerdir. Ticaret yolları üzerinde bulundukları için kültür alanında gelişmişlerdir. Matematikte; Tales, Pisagor, Felsefede; Diyojen, Tıpta; Hipokrat, tarihte; Heredot gibi bilim adamları bu dönemde yetişmiştir. Pisagor ilk kez dünyanın yuvarlak olduğunu ileri sürmüş, matematik ve geometriye bilimsellik kazandırmıştır. Not İyonya’da bilimin gelişmesinde; Denizcilikle uğraşan İyon şehirlerinin zenginleşmesi Uygarlıkların kesişme noktasında olması Bilimle uğraşanların zenginler tarafından desteklenmesi Ön Asya’dan gelen ticaret yollarının bitiş noktasında bulunması Düşünce özgürlüğünün gelişmesi etkili olmuştur. Her birisi bağımsız bir devlet olan İyon şehirleri önceleri krallıktı. 800’lü yıllardan itibaren asillerin kurduğu oligarşik hükümetler son olarak da demokratik hükümetler şeklinde devam etmiştir. Karadeniz’de kendilerine bağlı koloni şehirleri olan Sinop, Samsun ve Trabzon’u kurmuşlardır. Fenike alfabesini kullanmışlardır. En önemli edebiyatçıları İzmirli Homeros’tur. En önemli eseri İlyada ve Odyseia’dır. Mimaride İyon nizamı adı verilen yapı tarzını oluşturdular. Dünyanın yedi harikası arasında gösterilen Efes Artemis Tapınağı’nı inşa ettiler. Şehir devletleri halinde yaşayan İyonlar, Persler tarafından yıkılmışlardır. Anadolu uygarlıkları nelerdir URARTULAR Anadolu uygarlıkları özellikleri Başkentleri Van yakınlarındaki Tuşpa’dır. Tarım, maden işlemeciliği, kabartma, kaya oymacılığı, resimli eşya yapımı ve mimaride ilerlemişlerdir. Hurriler tarafından kurulan devletin kurucusu Urartular, Medler ve İskitler tarafından yıkılmıştır. Krallıkla yönetilen Urartularda ülke eyaletlere ayrılmıştı. Eyaletlere En-nam denilen valiler yönetiliyordu. Çok tanrılı dine inanmışlardır. Ahiret inançları güçlüdür. Urartularda, mezarların ev biçiminde yapılması ve ölüye ait bazı eşyaların mezarlara konması, hayatın ölümden sonra da devam edeceği inancının mimari ve sanat anlayışı üzerinde etkili olduğunu kanıtlar. Yazı olarak Asurlulardan aldıkları çivi yazısını ve az da olsa resim yazısını kullanmışlardır. Dilleri Türkçe’yi andırır. Eski Ön Asya’nın gerçek maden ustalarıdır. Kaya oymacılığı sanatında ilerlediler. Su mimarisi gelişmiştir.Suni göller, su kanalları açmışlardır.= Van’a 80 km. uzaklıktan kanallarla su getirmişlerdir. Urartulardan günümüze Van kalesi, Çavuştepe, Erzincan’da ise Altıntepe harabeleri kalmıştır. Anadolu uygarlıkları nelerdir kısaca anlatılmıştır. Anadolu uygarlıkları nelerdir sorusunun cevabı detaylı bir şekilde anlatılmıştır. Anadolu uygarlıkları hakkında bilgi inşallah sizlere yeterli fazla bilgi için sitede anadolu uygarlıkları hakkında bilgi anahtar cümlesi ile arama yapınız. Anadolu uygarlıkları isimleri mutlaka Anadolu insanlarının bilmesi gerekli Anadolunun pek çok uygarlığa beşiklik etmesinin nedenleri Coğrafi konumunun elverişliliği İklimin insanların yaşamasına elverişli olması Doğal kaynakların bol olması Su kaynaklarına, verimli ovalara sahip olması. İlkçağda anadoluda yaşamış uygarlıklar Hititler • 2000 yıllarında Anadolu’ya gelerek Kızılırmak çevresinde devlet kurmuşlardır. • Başkentleri Hattuşaş Boğazköy şehridir. Çorum yakınlarındadır. • Hititliler Suriye’yi ele geçirmek için Mısırlılarla savaşın sonunda iki devlet arasında Kadeş Antlaşması imzalandı. • Kadeş Antlaşması 1280 Dünya tarihinde iki devlet arasında yapılan ilk antlaşmadır. • Hitit Devleti 1200 yılında Anadolu’ya gelen Frigyalılar tarafından yıkıldı. Frigyalılar • 1200 yıllarında Hititlerin yıkıldığı bölge üzerinde ve Ankara ,Eskişehir ,Afyon dolaylarında devlet kurdular. • Devletin başkenti Ankara’nın Polatlı ilçesi yakınlarındaki Gordion şehridir. • Frigyalılar krallarına Midas ünvanı verirlerdi. • Tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır. Tarım ve hayvancılıkla ilgili sert kanunlar koymuşlar tarıma ve hayvancılığa zarar verenleri şiddetle cezalandırmışlardır. • Frigyalılar Kafkaslardan Anadolu’ya gelen Lidyalılar tarafından yıkılmıştır. Lidyalılar • Gediz ve Büyük Menderes ırmakları arasında kurulmuştur. • Kral Giges zamanında bağımsız bir devlet kurmuşlardır. • Başkentleri Sard şehridir. Bugünkü Manisa-Salihli yakınlarındadır. • Ticaretle Giges Efes’ten başlayıp Mezopotamya’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu yaptırmıştır. • Ticaretteki bu gelişmeler nedeniyle Lidyalılar tarihte ilk kez parayı icad ettiler. • Lidyalılar 547 yılında Anadolu’yu işgal eden Persler tarafından yıkıldılar. Urartular • 900 yılında Doğu Anadolu’da kuruldu. • Başkenti Tuşpa Van şehridir. • Maden işlemeciliğinde ilerlemişlerdir. • Tarımla ve hayvancılıklada uğraşmışlardır. Van ovasını sulamak için yaptıkları su kanalları günümüzde bile kullanılmaktadır. • Urartu Devleti 600 yılında Medler tarafından yıkılmıştır. İyonyalılar • 1200 yıllarında Yunanistan’dan göç ederek Ege kıyılarına yerleşen Akalar tarafından kuruldu. • Akalar Ege kıyılarında 12 ayrı şehir kurmuşlar ve şehir devletleri halinde yaşamışlardır. • En önemli İyon şehirleri İzmir, Efes, Milet, Foça’dır. • Her şehrin başında ayrı bir kral dolayı hiçbir zaman güçlü bir krallık kuramamışlar ve ayrı ayrı şehir devletleri halinde birlik yoktur. • İyonyalılar denizcilikte ileri zamanla Lidyalıların,Perslerin ve Romalıların egemenliğine girerek kaybolmuşlardır. İlk Çağ'da Anadolu'da kurulan devletlerde kültür ve uygarlık Devlet Yönetimi • İlk Çağ’da Anadolu’da kurulan bütün devletler krallıkla yönetiliyordu. • Hititler’de kraliçelerde geniş yetkilere sahipti. • Hititler’de Tavananna ünvanı verilen ana kraliçe, kral olmadığı zaman devleti kral adına yönetirdi. • Hititler’de Pankuş adı verilen meclis mecliste önemli devlet meseleleri meclis gerektiğinde kral ve kraliçeyi mahkum bile edebilirdi. • İyonlarda şehir devletleri yönetimi önce krallar sonra soylular, daha sonra demokratik hükümetler tarafından yönetilmiştir. Din ve İnanış • İlk Çağ’da Anadolu’da kurulan devletlerin hepside çok tanrılı dine inanıyorlardı.Politeizm • Hititler’de tanrı sayısı çok fazla olduğundan Hititlerin ülkesine “Bin Tanrı İli” denirdi. • İnanışlarına göre tanrılar aynen insanlara benzer ve insanlar gibi yaşardı. • Frigyalılar tarımla uğraştıklarından bu durum dinlerine de en büyük tanrısı toprak ve bereket tanrısı olan Kibela’dır. • Lidyalılar İyonlardan etkilenerek onların tanrılarına tapmışlardır. • Lidyalılar, Artemis, Zeus, Apollo gibi pek çok Yunan tanrısını İyonlardan alarak kendi tanrıları haline getirmişlerdir. • İlk Çağ uygarlıklarından bazıları öldükten sonra dirilmeye dolayı mezarlarını kayaları oyarak oda şeklinde yaparlar ve içlerine çeşitli eşyalar koyarlardı. • Tanrılara kurban keserler ve tanrılarına yiyecek ve içecek sunarlardı. Sosyal ve Ekonomik Hayat • Anadolu’da kurulan İlk Çağ medeniyetlerinde insanlar eşit hak ve özgürlüklere sahip değillerdi. • Ülke sosyal sınıflara ayrılmış durumdaydı. Hititler’de Kral ve ailesi, soylular, rahipler, askerler ve köleler olmak üzere sınıflar sınıfların ayrı ayrı hakları vardı. Kölelerin ise hemen hemen hiçbir hakkı yoktu. • Hititler’de sınıflar arası ilişkiler kanunlarla belirlenmişti. Mal sahibi olma, miras, evlenme, boşanma kanunlarla belirtilmişti. • Frigyalılar tarıma önem verdikleri için sert kanunlar kıran öküzünü öldürene ölüm cezası vermişlerdir. • Lidyalılar kara ticaretine önem vermişler ve Kral Giges Ege kıyılarından başlayan ve Mezopotamya’ya kadar uzanan “Kral Yolu’nu” ticaret canlanmıştır. • Lidyalılar parayı tarihte ilk defa icat ettiler. • İyonyalılar deniz ticaretinde ileri gittiler ve Akdeniz ve Karadeniz’de koloniler kurdular. Yazı, Dil, Edebiyat, Bilim ve Sanat • Hititler ve Urartular çivi yazısı ve resim yazısı hiyeroglif kullanmışlardır. • Lidyalılar,İyonyalılar ve Frigyalılar ise Fenikeliler’den aldıkları alfabeyi kullandılar. • Hititler Mezopotamya medeniyetlerinin destanlarını tercüme edip kullanmışlardır. • Hititler tarih yazıcılığına önem vermişler ve Anal adı verilen yıllıklar yazmışlar ve bir yıl içinde meydana gelen olaylar tarafsız olarak yazılıp tanrılara sunulmuştur. • Anadolu’da bilim ve sanatın gelişmesinde Mezopotamya ve Mısır uygarlıklarının etkisi görülür. • İyonya’da bilim ve sanat çok sebebi deniz ticaretiyle uğraşmaları uygarlıkların kesiştiği yerde olması bilimin zengin kişilerce desteklenmesi Ön Asya’dan gelen yolların bitiş yerinde olması bilimin gelişmesini sağlamıştır. • Tales,Diyojen, Pisagor,Heredot,Homeros gibi bilim adamları İyonya’da yaşamışlardır. Çevre Uygarlıklar ve Anadolu'ya Etkileri • İlk Çağ’da Anadolu’yu en fazla etkileyen uygarlık merkezi Mezopotamya olmuştur. • Mezopotamya iki nehir arası demek olup Dicle ve Fırat nehirleri arasındaki bölgeye denir. • İlk Çağ’da Mezopotamya’da kurulan devletler; Sümerler, Babilliler, Asurlular ve Akadlardır. Sümerler • Mezopotamya’da kurulan ilk uygarlık Sümerlerdir. 3500’de Orta Asya’dan gelerek Mezopotamya’da devlet kurmuşlardır. • Kanallar açmışlar ve bataklıkları kurutarak tarım ve hayvancılık yapmışlardır. • Tarihte ilk yazıyı Sümerler bulmuşlar ve kullanmışlardır. Çivi yazısı 3200 • Not Yazının bulunmasıyla tarih devirleri başlamıştır. • İlk yazılı kanunlar, ilk takvim, ilk matematik bilgileri de yine Sümerlere aittir. • Sümerler çok tanrılı dine inanırlar ve Ziggurat adı verilen tapınaklarında tanrılarına tapınırlardı ve kurban keserlerdi. • Sümerler Mezopotamya’da kurulan Akadlar tarafından son verilmiştir. Babiller • Aşağı Mezopotamya’da kurulmuştur. • Devletin en güçlü zamanı kral Hammurabi zamanıdır. Kral Hammurabi Sümer kanunlarını geliştirerek uygulamıştır. Hammurabi Kanunları diye bilinir • Babil, dünyanın yedi harikasından biri olan “Babil’in Asma Bahçeleriyle” ünlüdür. • Babilliler Persler tarafından yıkılmıştır. Asurlular • Yukarı Mezopotamya’da kurulmuştur. Ninova şehri başkenttir. • Asurlular ticaretle uğraşmışlardır. Anadolu, Mısır ve Mezopotamya arasında ticaret yapmışlardır. • Asurlular ticaret amacıyla Anadolu’ya geldiklerinde yazıyı da beraberinde Anadolu hem yazıyı öğrenmiş hem de tarih çağlarına girmiştir. • Asurlular 612 yılında Pers egemenliğine girmiştir. Akadlar • 2300 lü yıllarda Arabistan’dan gelerek Mezopotamya’da devlet kurdular. • Akadlar; Elam, Asur, Doğu Anadolu ve Akdeniz’i fethederek imparatorluk kurdular. • 2150 yıllarında kuzeyden gelen Gutiler tarafından yıkılmıştır. Anadoluyu etkileyen diğer uygarlıklar • İran’da hüküm süren Persler Anadolu’ya gelerek 200 yıl hüküm sürdüler. • kurulan Makedonya Devleti’nin kralı olan Büyük İskender Asya seferine çıkarak Anadolu Mısır, Suriye, İran ve Hindistan’ı ele geçirmiş ve sefer dönüşü ölünce ülke küçük krallıklara biriside Batı Anadolu’daki Bergama krallığı zamanında bilim ve kültür önem kazanmıştır. Parşömen Bergamon kağıdı icat edilmiş ve bilgiler kalıcı hale getirilmiştir. • 753’te İtalya’da kurulan Roma İmparatorluğu 60 lı yıllarda sınırlarını hızla genişletmiş ve Anadolu,Mısır,Suriye ve Kuzey Afrika’yı ele geçirerek büyük bir imparatorluk kurmuşlardır. Anadolu’da Roma dönemine ait mimari eserler İstanbul’da Bozdoğan kemeri ve Çemberlitaş, Ankara’da ise Ogüst Mabedi Tapınağı ve Roma Hamamıdır. • Roma İmparatorluğu 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma Bizans İmparatorluğu olmak üzere ikiye Roma’dan Bizans’tan günümüze pek çok mimari eser kalmıştır bunların en önemlisi İstanbul’daki Ayasofya , Yerebatan Sarnıcıdır. • Doğu Akdeniz kıyılarında denizcilikle uğraşan Fenikeliler buldukları 22 harflik alfabeleriyle Anadolu’yu ve Dünyayı etkileyerek katkıda bulunmuşlardır. • Mısır uygarlığı ise kullandıkları resim yazısıHiyeroglif, güneş yılı esaslı takvim ile tıp, matematik, astronomi alanlarında dünya medeniyetine katkıda bulunmuşlardır.

ilk çağda denizcilikle uğraşan uygarlıklar